13 Kasım 2015 Cuma

Marmaris- Hisarönü Körfezi Seyri [08.08.2015-15.08.2015]

08.08.2015/ Marmaris-Kadırga Burnu Koyu- Çiftlik Koyu

Sabah saat 11.00’de Yachtmarin/Marmaris’ten yola çıktık. Saat 13.00’de Kadırga Burnu Koyu’na geldik, koyun kuzeybatı tarafına yanaştık- derinlik 16-17 mt civarıydı; tur tekneleri çok; neredeyse 30 tane!. Öğlen yemeğini tur tekneleri burada veriyor galiba. Kıçtan koltuk için uygun; özellikle koyun güneybatısından demirlenerek koltuk alınabilir.
La Bebe yola çıkıyor...
Saat 14.45’de koydan çıkış yaptık; rüzgar Kuzey/Kuzeybatı esiyordu; tahminen 4-5 knot civarı.

Çiftlik Koyu'na giderken
Saat 16.00 civarı Çiftlik Koyu’na ulaştık. Yachtmarin elektrik ve suyun yüklendiği karttan ücret aldığı için oradan ikmal yapmadık; ikmali Çiftlik Koyu’na bıraktık. Koyun girişinde en soldaki iskele “Alarga Yat Oteli”. Geceliği 100 TL, yemek yersen ücretsiz; tuvalet/banyo/havuzdan faydalanmak mümkün. Biz onun hemen sağındaki “Mehmet’s Place”e yanaştık. Rağbet gören bir yer, yemekleri güzeldi ama personel motoryat sakinlerine odaklandığı için bizim siparişleri yaklaşık 1 saatte getirdi. Geç gelmesi neyse de böyle bir hiyerarşiye konu olmak bizi ziyadesiyle üzdü! Fiyatları da Marmaris koylarındaki diğer restaurantlara kıyasla makuldü. Mehmet’s Place dışında koyda “Deniz”, “Azmak” ve “Rafet Baba” restoranları var; açıkçası Rafet Baba çok popülerdi, biz de merak etmedik değil! Koyun suyu çok güzel, rüzgar da Kuzeybatı’dan esiyor; gecesi serin, uyuması keyifli.

Günün anlam ve önemi: Ey Deniz, seni ne çok özlemişiz!

09.08.2015/ Çiftlik Koyu- Diresekbükü Koyu

Saat 09.30’da Çiftlik Koyu’nda çıktık, rüzgar serpinti şeklinde Batı/Güneybatı yönünden ara ara gösterdi kendini. Saat 15.30-16.00 civarı Dirsekbükü Koyu’na girdik; çok popüler, zemini iyi bir koy. Hakim rüzgar Güney; koy korunaklı; koyda bir tane restaurant var ama bağlanmak için şart değil çünkü koyun üç kıyısı da karadan koltuk almaya uygun, kara ulaşımı yok. Lokanta’nın telefonu: 0532 161 16 20; denilene göre iki gün önceden rezervasyon yaptırmakta fayda varmış, çünkü çok talep oluyormuş!. Biz Batı kıyısına bağlandık; balık çoktu ama tutamadık L Gece serindi, dışarıda uyumaya uygun.

Dirsekbükü'nün diğer misafirleri

Kapanış sözü: Rüzgarlığı anlat bana, senin gibi esmeliyim!

10.08.2015/ Dirsekbükü Koyu- Kurucabük

Saat 11.45’te ayrıldık Dirsekbükü’nden. Rüzgar Batı’dan yaklaşık 15 knot civarı esiyordu. 1.5 saatte Kurucabük’e ulaştık, demirlemek için yine Batı kıyısını seçtik, koltuk için uygun kayalık çoktu. Büyük ağaçlar da var ama tabii ki kayaları tercih ettik (Mecbur kalmadıkça riske girmiyoruz ve ağaçlardan koltuk almıyoruz!) Mevsimden dolayı herhalde, akşam yemeğini yerken 15-20 arı musallat oldu, kahvemizi yakıp yemeğimizi öyle yemek mecburiyetinde kaldık. Ya kahve yakılacak, ya da havanın kararması beklenmeli yemek için!

Dirsekbükü'nün koltuk almaya elverişli kıyısı

Kapanış sözü: Kahveyi sadece içecek olarak düşünme!

11.08.2015 Kurucabük- Hurmalıbük- Orhaniye

Saat 11.00’e gelirken Kurucabük’ten çıktık, rüzgar Batı’dan çok cılız esiyordu, o yüzden motora kuvvet demek zorunda kalarak saat 12.00 gibi Hurmalıbük’e vardık. (Evet, gerçekten de sahilde Hurma ağaçları vardı!) 


Hurmalıbük'e adını veren hurma ağaçları

Biraz yüzdükten sonra saat 13.00 ayrılmaya karar verdik, fakat o da ne! Ertan maalesef motorun su atmadığını görerek acı haberi bizimle paylaştı. İlk aklımıza gelen ihtimal impellerin kırılmış olmasıydı ki motoru açınca öyle olduğunu gördük. Neyse ki teknede yedek impeller vardı da değiştirebildik ama maalesef bu durum hiçbir şeyi değiştirmedi! Koyda bir tane gulet vardı (Kaya Güneri 2) biz de “Denizciliğin yüzde ellisi yardım istemektir” şiarıyla Ertan’ı saldık üstlerine. Yüzerek giden Ertan, botla geldi! Kaya Güneri 2’nin çekirdekten yetişme, gerçek bir denizci ve yardımsever olan kaptanı Ersin Haylaz önce sıvı conta uyguladı; sorun düzelmeyince biraz daha derin bir araştırma yaparak deniz suyu hortumunun da yırtık olduğunu fark etti. Teknesinden ince hortum getirip, bizim hortumla köprü kurdu ve sorunumuzu halletti! 5- cümleyle anlattığım bu süreç yaklaşık 3.5 saat sürdü, ve en nihayetinde Ersin Kaptan’ı coşku ve minnetle uğurlarken 16.30 gibi biz de yola çıktık. 

Orhaniye yolunda

Rüzgar yine pek yoktu, esmedi; biz de cenovadan biraz yardım alarak ortalama 6 knot hızla saat 18.30 civarı Orhaniye- Cennet Marin’e ulaştık. Cennet Marin’e bağlandıktan sonra saat 19.00 gibi yemeğe gittik. Fiyatlar ortalamanın biraz üstü, örneğin çupra/levrek 35 TL; köfte 25 TL, 50’lik rakı 95 TL gibi. Kafa başı ortalama 100TL’yi gözden çıkarmak lazım güzel bir yemek için. Market var ancak çok kapsamlı değil; domates, biber var ama peştamal yok mesela! Tekneden uzaklaşmak isteyenler için tesisin oteli de var. Rezervasyon yaptırmakta fayda var, ilgilenen kişinin adı Engin, telefonu da 0553 979 39 02.

Cennet Marin

Günün anlam ve önemi: Denizde her şey var!

12.08.2015 Orhaniye-  Selimiye

Saat 10.20 gibi Cennet Marin’den yola çıktık, rüzgar Kuzeybatı’dan esmekle beraber yine pek yoktu. Saat 12.20 gibi Bencik Koyu’na girdik, koy çok korunaklı değil, rüzgar alıyor; biraz da kalabalıktı.

Bencik Koyu
Koyun dibi çamur, biz 13 mt’ye 40 mt demir atarak alargada kaldık gecelemeyeceğimiz için. Saat 14.00 gibi yemeğimizi yedikten sonra yola çıktık, rüzgar yine Kuzeybatı’dan 5-10 knot arası esiyordu. Saat 15.30 gibi Selimiye’ye girdik. 

Selimiye
Kıyıda vakit geçirmek istediğimiz için La Bebe’yi tehlikeye atmayarak koyun en doğusunda yer alan (karayolunun emen aşağısında kalıyor) Poseidon Butik Hotel’in iskelesine yanaştık, derinlik 3.5 mt civarıydı. Konaklamanın bedeli 60TL, yemek yemek istemezseniz tabii. Suyunu hiç beğenmedik, fazlasıyla ılık ve bulanıktı. Akşam yemeği için Ozan Kaptan’ın tavsiyesini dinleyerek Zekeriya Sofrası’na gittik, zeytinyağlılar, çorba, ev yemekleri gerçekten çok güzeldi; menüde çiçek dolması bile vardı! Fiyatlar da gayet uygun, 4 kişi tıka basa yiyerek 88 TL hesap ödedik, mutlu ve tok bir şekilde ayrıldık Zekeriya Usta’nın yanından. Selimiye çok güzel, daha tam kirlenememiş ama biraz tozlu bir yer. Uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra, Selimiye’nin meşhur Losta Baklavası’nı tatmak üzere Galip Usta’nın mekanına oturduk, ne de iyi yaptık! Keçi peyniriyle yapılan bu ev baklavası hafif ama inanılmaz lezzetli; mutlaka yenmeli!

Hava gündüz çok sıcaktı ama Selimiye’nin gecesi serin; bizim kaldığımız iskelenin orada pek sinek yoktu ama Batısında kalan bir azmak var, onun etrafı oldukça sinekliydi. Bu açıdan Poseidon konaklamak için gayet makul bir yermiş. Selimiye ise gerçekten muazzam.

La Bebe'nin oteli Poseidon Bistro

Günün anlam ve önemi: Yedik, içtik, yendik!

13.08.2015 Selimiye- Tavşanbükü- Söğüt Limanı- Bozburun

Saat 09.00 gibi Söğüt Limanı’nı hedefleyerek yola çıktık, adaların arasından giderek. Manzara gerçekten muhteşemdi, rüzgar da Girneyit Koyu’nu geçtikten sonra Batı’dan 10 knot civarı esmeye başladı. Saat 11.30’a doğru Tavşanbükü’ne girdik. Ada ve kara arasında 2 mt’ye kadar inen sığlıklar var, oradan geçmemek ya da geçilecekse de dikkatli olmak lazım. Zemin  eriştelikti, 3.5-4 mt’ye demir atılabilir; biz de gecelemeyeceğimiz için alargada kaldık ve herhangi bir sorun yaşamadık. Yemeğimizi yedikten ve biraz yüzdükten sonra tekrar yola çıktık. Saat 14.30 gibi Söğüt’e ulaşarak Oktopus Restaurant’a yanaştık. Aslında Oktopus’un yanında Captain’s Table diye daha mütevazı bir restaurant vardı ama biz yine ihtiyatlı davranarak daha önce denenmiş olanı seçtik.

Bozburun
İskeleye yanaştıktan sonra karayoluyla Bozburun’u gezmeye gittik, Oktopus Restaurant’taki çalışanların tanıdığı biri (Kemal Abi) ayarlandı ve bizi 60 TL’ye Bozburun’a götürdü. Zamanlama olarak büyük bir yanlışa imza attığımızı fark ettik zira Bozburun’da hava oldukça sıcak ve bunaltıcıydı. Sahilde biraz turladıktan sonra, bir çay bahçesinde oturupi soda, kahve içerek Tarık Tarcan ile Bülent Ortaçgil’in evlerini dikizledik. Saat 18.00 gibi Kemal Abi bizi sıcaktan çekip kurtararak Söğüt’e götürdü. Denizde biraz serinledikten sonra akşam yemeği için fiyat menüsü olmayan Oktopus Restaurant’a oturduk. Mezeler 10 TL, sıcaklar 25 TL, yemekler 35 TL ama doyurucu olmaktan bir hayli uzaklar. Şarapların şişesi 90-120 TL arası. Zaten mekan da tıklım tıkıştı, pek memnun kalmadık. Hava ise serin ve nemsizdi.

 
Söğüt Limanı'ndan gün batımı
Günün anlam ve önemi: Popüler olandan uzak dur!

14.08.2015 Söğüt Limanı- Gebekse Koyu

Komşu teknemizdeki NTV Brüksel Temsilcisi Güldener Sonumut’la sabah kaynaşması ve sohbetinden sonra saat 08.30 civarı Söğüt’ten ayrıldık. İstikametimiz Ertan’ın Temmuz başında Kurti’yle birlikte gidip tadına doyamadığı Gebeske Koyu’ydu. Pek rüzgarın olmadığı yolculuğumuz yaklaşık 6 saat sürdü; 13.30 civarı koya giriş yaparak Kuzeybatı yakasından koltuk aldık. Koltuk almamız biraz uzun sürdüğü için Bebe’nin çok hareket etmemesini sağlayacak olan pozisyonu/ kıyıya açılı durmayı maalesef başaramadık. Rüzgar akşama kadar Güneybatı estiği için bu durum biraz sallanmamıza yol açtı. Akşama doğru adada yer alan kiliseyi görmek üzere ikişerli gruplar halinde karaya ayak batık, biraz yürüyüşten sonra denizde serinlerken saat 16.30 gibi arıların istilası başladı! Ama ne istila! Cesur arkadaşlarımız Gamze ve Ertan tekneye kendilerini atmaya başardılarsa da Gökhan ve ben denizde mahsur kaldık. Bir süre katil yaban arılarından intikam almaya çalışır görünüp aslında havanın kararmasını beklediğimiz belli etmedik cesur yüreklere. Gökhan hayat mücadelesine devam ederken ben saat 19.00 gibi pes ederek Ertan’ı desteğe çağırdım ve o arıların dikkatini dağıtırken can havliyle tekneye binip kendimi içeri attım. Yemeğimizi tabii ki hava karardıktan sonra yedik, tekneyle yanaşan bal satıcımızdan tadına doyamadığımız balımızı almayı da ihmal etmedik. Gece rüzgar Batı-Kuzeybatı esti, serin serin.

Gebekse Koyu
Günün anlam ve önemi: Neyleyim cenneti, içinde yaban arıları varsa!

15.08.2015 Gebekse Koyu- Marmaris Yacht Marin

Geceyi yine dışarıda geçirmekte ısrar eden ben sabah 05.30 itibariyle yine yaban arılarının istilasına uğradım. İçeri bile zuhur eden arılardan dolayı koydan çıkışımız tüm gezi boyunca en erken çıkış olma niteliği kazandı. Saat 07.30 civarı yollara düştük. Methini çok duyduğumuz Turunç Koyu’na uğrayacağımız için bu durum işimize geldi. 

Saat 10.30 civarı vardığımız Turunç Koyu’nda kahvaltımızı yapıp biraz yüzdükten sonra 12.00 civarı demir alarak, Gebekse’den beri misafirimiz olan peygamber devesi arkadaşla – biz ona mami dedik- yola çıktık. Saat 11.00 civarı Marina’ya yakın son bir yüzme molası vererek Marmaris Yacht Marin’e saat 13.00’de giriş yaptık. Bebe’yi kavurucu bir sıcağın altında dinlenmesi için hazırlayarak, gerçek hayata dönüş yoluna girdik…

Günün anlam ve önemi: Denize veda etmek ne kadar da zor…




1 yorum:

  1. Merhabalar blogunuzu keyifle takip ediyoruz.çiftlikte AZMAK restaurantı işletiyoruz.eger yolunuz düşerse sizleri misafir etmekten çok büyük memnuniyet duyarız. İskelemizde elektrik su Wifi ve sizleri herzaman karşılayacak birisi vardır.Sizlere iyiki gelmişiz dedirtebilmek en büyük çabamız. Mine akyol 05547956170 (yaşar akyol) tanışabilmek dileğiyle..

    YanıtlaSil