28 Nisan 2014 Pazartesi

Gün aşırı ilk seyir, 22-26 Nisan 2014 güllük körfezi, yunuslarla dans


Bu etkinlikte La Bebe ile ilk defa gün aşırı seyir yapma şansı yakaladık. 4 gün boyunca  hava ve rüzgar kolayımıza oldu. Son günümüzde yunusların bize yaptığı güzel sürpriz ile etkinliğimizi güzel anılarla sonlandırdık. Gezi rotamız kabaca şu şekilde oldu. Rüzgarın kolayımıza olmasıyla, rotanın büyük kısmını yelken ile gittik.
Ekip uyumlu bir şekilde, özveriyle her işi ortaklaşa yapmaya çalıştı. Ekibimiz sevgili eşim Duygu, fedakar arkadaşımız Duygu Özge(Yazıda kolaylık olması için kendisinden bundan sonra Özge olarak bahsedeceğim, anlayışına sığınıyorum duygu :)), sevimli miçomuz Tuna ve benden oluştu.
Buraya'da bazı resimleri eklemeye çalışacağım ama etkinliğin diğer resimlerine de buradan ulaşabilirsiniz.
0. Gün
Öğlen 2 gibi Ankara'dan yola çıktık. Tuna'yı Afyon'dan, Duygu'yu da İzmir'den alarak salı akşamı gece yarısına doğru Didim marinaya ulaştık. Hızlıca tekneyi yatılabilir hale getirdik. Birer bira devirip teknemize yerleştik, ve uyuduk.
1. Gün,
Sabah 9 gibi uyandık. Marinada yapmamız gereken işler vardı. Güzel bir iş bölümüyle hızlıca teknemizin kağıt işlerini, zodiac, gaz, ve erzak ihtiyacını giderdik. Saat 2'ye doğru vira bismillah deyip marinadan ayrıldık, ama ne ayrılma!
Kıç tarafına bağladığımızı düşündüğümüz zodiac, pontondan ayrılırken bir de baktık ki kendi halinde suda salınıyor. Hemen miço suya atladı, zodiac'ı tam tekneye bağladık derken benim telaşla karışık, dikkatsizliğim sonucu teknenin yönünün pontonda bağlı teknelere döndüğünü geç farkettik. İlk anda sancak alabanda yapıp kurtarırım dedim, ama kurtaramadığını anlayınca, tam yol tornistan yapıp La Bebenin pruvasının diğer tekneye çarpmasına 20 cm kala La Bebe'nin tornistanı dinlemeye başlamasıyla derin bir nefes aldık. Güzelim etkinlik neredeyse başlamadan bitecekti. En sonunda, pontondan bize korku ve kuşkuyla bakan gözleri arkamızda bırakarak Didim marinadan sağ salim ayrıldık.
Çok da güven vermeyen bu başlangıçtan sonra, öz eleştirimizi yapıp derslerimizi cebimize koyup, yelkenlerimizi fora ettik. Güney-güney batı esen rüzgara uygun olacak şekilde sancak kontralı olarak güney batı istikametinde apaz/orsa karışık ilerlemeye çalıştık ama maalesef rüzgar çok düşüktü ve motor/yelken yapmak durumunda kaldık. 1. Gün rota şu şekilde oldu. Malesef rota üzerinde bir sürü balık çiftliğinin arasında slalom yapmak zorunda kaldık. Umarım bu çiftlikler en kısa sürede Güllük körfezinden kaldırılır ve daha açıklara alınır.
Dingin denizde dümende Duygu Kaptan

Yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk sonunda ilk gün konaklayacağımız Çam limanı bölgesine ulaştık. İlk etapta, kıçtan kara yapmak istedik, ama bir türlü demir kıçtan kara almaya çalıştığımız yerde istediğimiz gibi tutmayınca, alargada kalmaya razı olduk. Neyse ki hava sakindi ve Yamandi koyu hafif soluğan almasına rağmen dalgaya korunaklı bir bölgede kalıyordu.  Kıyıdaki barakada yaşayan insanın dedikodusu ve güzel bir akşam yemeği sonrası, hoş muhabbetler sonrasında, çok da geçe kalmadan uyuduk.

2.Gün
2. gün uyandığımızda teknenin hala yerinde olduğunu görmek hepimizi sevindirdi. :) Bugünkü hedefimiz Port Iasos Marinaydı. Geçen yıl hizmete giren Port Iasos, La Bebe'yi ilerki dönemde bağlamayı düşündüğümüz bir marina olduğu için, marinayı ve yerini görmek istiyorduk. Sabah güzel bir kahvaltı sonrası vira demir deyip, yola koyulduk.
Sabah uyandıklarında La Bebe'yi bağladıkları yerde bulan tayfanın mutluluğu
Bugün düne göre daha şanslıydık, rüzgar kolayımıza olacak şekilde güney batıdan 3-4 Beaufort esiyordu. Özge ve Tuna, bugün ilk defa gerçek yelken keyfini yaşadılar. Bir ara 5 knot'ı gördük. Teknenin hızlandıkça bayılmasıyla beraber tayfanın yüzünde mutlulukla karışık bir tedirginlik ve ilk defa karşılaşılan bir durumun şaşkınlığı hakimdi. Açıkçası herkes mutluydu. Yaklaşık 3 saat yelken yaptıktan sonra, güllük körfezinde port iasos'un bulunduğu gök liman mevkine ulaştık. marinaya girmeden önce bir yüzme ve yemek molası vermek istedik.
Ziraat adasının Kuzey burnuna yakın bir bölgede bulduğumuz bir sığlığa demir atıp yüzelim dedik. 6 metre civarına demir attık, ama gel gör ki demir tutmamış, neyse ki teknede Duygu'yu emniyet olarak bırakmıştık. sürüklenen teknenin peşinde biraz yüzdükten sonra, bu sefer daha da kıyıya 4 metre civarına daha uzun kaloma ile tekrar demir attık. Bu sefer tuttu! yüzdük, yemek yedik, kıyıdaki evin kedilerini de beslemeyi ihmal etmedik! 1 saatlik yüzme molasının sonrasında Port Iasos'a giriş için demir aldık.
 
Teknenin sürüklendiğini farketmeden safça yüzen  bilinçsiz tayfa
Port Iasos modern ve kendi halinde güzel bir marina olmuş. Şu anda doluluk oranı düşük, ama özellikle yelkeni ve doğayı sevenlerin burayı daha fazla fark etmesiyle ilerleyen dönemde popülerleşecektir. Marina çalışanları güler yüzlü ve her konuda yardımcı olmaya çalışıyorlar. Marinanın bulunduğu bölge gök liman zaten doğal güzelliği ve korunaklı yapısı ile tekne ile konaklamak için çok uygun bir bölge.
Şu an için marinanın dezavantajı alışveriş olanağının olmaması ve ulaşım için yaz ayları hariç tek alternatifin özel araç veya taksi olması. Onun dışında tekneyi otel olarak kullanıp, marinada kuş seslerini dinlemek için bile uygun bir marina.
Bize Marinanın A pontonunda bir slot verdiler, fakat A pontonun tümü neredeyse bize aitti. Hatta yanaşma sırasında alışkanlık bu ya, boş pontona sanki başka tekneler bağlıymış gibi geniş yanaştım. :) 2. gün rotası bu şekilde oldu.

LA BEBE Iasos Marina'da
İlk etapta La Bebe'nin baş tarafındaki yazıyı hazır fırsat bulmuşken yapıştırdık. Marinanın yanındaki restoranda akşam yemeğimiz yedik, yemekler fiyat fayda olarak çok başarılı sayılmazdı ama yine misafirperverlik 10 numaraydı. Marina ve restoran civarındaki 4 adet kediye, ikisinin adı tarçın'dı, teknedeki tüm salamları yedirmek için seferber olduk, ve başardık.
Hiç mi kötü bir şeyle karşılaşmadık, tabi ki karşılaştık. Iasos marinanın üst tarafındaki bayıra kondurulmuş beton yığınının, ingiliz devermülkü olduğunu öğrendik. Biz oradayken bile bayağı bir ingilizi getirdiler. bu devremülk olayının tek faydası, Güllük'ten turistleri getirmek için kullanılan botun marinaya teknesini bağlayanlar tarafından da ücretsiz olarak kullanılabilmesi.
Port Iasos marina ve arkasındaki beton yığını
3.Gün
Açık bir gökyüzüne uyandık, kahvaltımız yaptıktan sonra, Iasos'a veda ettik ve bir sonraki hedefimiz olan Ilıcabükü'ne doğru yelken açtık. güney - güney batı istikametinde sancak kontroda apaz-dar apaz çok keyifli bir yelken seyriyle türkbükü civarındaki Ilıcabükü (Cennet koyu) koyuna  ulaştık. Gerçekten halk arasında cennet koyu dendiği kadar güzel bir koy. 3. gün rota bu şekilde oldu. Kıçtan kara yapıp, güzel bir babaya koltuk aldık ve cam gibi suya atladık.

Ilıcabükü'nde yüzme keyfi.
Yüzme keyfinden sonra güzel bir akşam yemeği ile uzo ve rakımızı yudumladık. yemeğin mimarları şu şekilde kameralara poz verdiler:)
 
Haklı gurur
Koyun güzel olması kadar koyun sahilinde sabaha kadar, abartı yok gerçekten sabaha kadar, bangır bangır müzük eşliğinde eğlendiğini zanneden hödükler de bir o kadar çirkindi. Ayrıca akşam güneşin batmasıyla bir anda babacan sineklerin akınına uğradık. Duygu Özge pek hoşlanmasa da Kov şart!  Kıyıdaki magandalara rağmen bu koya gitmiş olmaktan pişman olmadık. Sabah kahvaltı yaparken öğrendik ki herkes bu herifler tekneye gelmeye kalkarsa ne yaparız diye kendi kafasından planlar kurmuş :) Durum o kadar ciddiydi!
Magandaların tek faydası, uyku uyutmadıkları için güneşin doğuşunu fotoğraflamam oldu.
 
Ilıcabükü'nde gün doğuyor...
4.Gün
4. gün erkenden kalktık, zira yolumuz uzundu ve uymamız gereken bir saat politikamız vardı. Demir alıp yola koyulduğumuzda saat 9'du. Saat 10 gibi tavşan adası civarında iken, yunusların muhteşem resitali ile adeta mest olduk. Bu muhteşem hayvanlara ne kadar teşekkür etsek az. İnanılmaz bir şekilde La Bebe'yle dakikalarca dans ettiler, bir ara teknenin altından o kadar çok geçtiler ki tekneye çarpmalarından korktum.
 
Geliyorlar...
Muhteşem
 Yunusları da arkamızda bıraktıktan sonra, yaklaşık 3 saat boyunca otopilotla yelken yaparak, açık denizde seyir yaparken oto pilotun ne kadar faydalı bir icat olduğunu hep beraber gözlemledik. Hatta Tuna otopilotu son gün öğrendiği için biraz hayıflandı bile:) Rotamız kuey batı istikameti, ortalama hızımız 3.5-4 Knots oldu.

Tüm güzel şeyleri gibi bu gezi de kısa sürdü. Aklımızda hatıralar, güzel yunusları sonsuz derinliklere emanet ederek, Didim Marina'ya bağlandık. 
Bir sonraki seyre kadar; pruvamız neta, rüzgarımız kolayına olsun...